
Susan Buck-Morss is a distinguished Professor of Political Philosophy at the CUNY Graduate Center, NYC, where she is a core faculty member of the Committee on Globalization and Social Change. She is Professor Emeritus in the Government Department of Cornell University, Ithaca, NY. Her training is in Continental Theory, specifically, German Critical Philosophy and the Frankfurt School. Her work crosses disciplines, including Art History, Architecture, Comparative Literature, Cultural Studies, German Studies, Philosophy, History, and Visual Culture. She is currently writing on the philosophy of history: History as the Cosmology of Modernity.
Her books The Origin of Negative Dialectics: Theodor W. Adorno, Walter Benjamin, and the Frankfurt Institute (Macmillan Free Press, 1977) and The Dialectics of Seeing: Walter Benjamin and the Arcades Project (MIT Press, 1989) have been translated into several languages and have been called "modern classics in the field." Other publications include Thinking Past Terror: Islamism and Critical Theory on the Left (Verso, 2003) and Dreamworld and Catastrophe: The Passing of Mass Utopia in East and West (MIT Press, 2000). A longtime professor at Cornell University's Department of Government, Buck-Morss was also a member of Cornell's graduate fields in Comparative Literature, History of Art, German Studies, and the School of Architecture, Art, and City and Regional Planning. She is on the editorial boards of several journals and has been an invited lecturer at dozens of universities worldwide. Her numerous international awards and fellowships include a Getty Scholar grant and a Guggenheim Fellowship. She holds a Ph.D. in European intellectual history from Georgetown University.

In this path-breaking work, Susan Buck-Morss draws new connections between history, inequality, social conflict, and human emancipation.Hegel, Haiti, and Universal History offers a fundamental reinterpretation of Hegel’s master-slave dialectic and points to a way forward to free critical theoretical practice from the prison-house of its own debates.

Renowned critical theorist Susan Buck-Morss argues convincingly that a global public needs to think past the twin insanities of terrorism and counter-terrorism in order to dismantle regressive intellectual barriers. Surveying the widespread literature on the relationship of Islam to modernity, she reveals that there is surprising overlap where scholars commonly and simplistically see antithesis. Thinking Past Terror situates this engagement with the study of Islam among critical contemporary discourses—feminism, post-colonialism and the critique of determinism.

Hegel, Haiti ve Evrensel Tarih
Metis Yayınları
Çeviri: Erkal Ünal
Yayına Hazırlayan: Tuncay Birkan, Özge Çelik
Kapak Tasarımı: Semih Sökmen
Buck-Morss bu kitabında da "tarihin enkazından" özgürleştirici unsurlar çekip çıkarmaya devam ediyor. "Dünya tarihinde belirleyici bir uğrak" olduğu halde ısrarla unutulmuş olan Haiti devrimi ile Hegel'in ünlü efendi-köle diyalektiği kavrayışı arasındaki bağların izini sürüyor ve tarihsel tahayyülün ufkunu genişletiyor. Kitabın ilk kısmını oluşturan ve "bir polisiye gibi yazılmış" olan "Hegel ve Haiti" yazısı, makale olarak yayımlandığı 2000 yılından itibaren sayısız tartışmaya ve ihtilafa konu oldu. Çeşitli disiplinlerden alınan tarihsel fragmanlardan inşa edilen ve getirilen eleştirilere de kısmen cevap veren "Evrensel Tarih" makalesi ise Avrupa Aydınlanmasının tarihsel özgürlük projesi üzerindeki tekelini reddeden evrensel sıfatına layık başka bir tarihin imkânlarını araştırıyor. Buck-Morss kitabı vareden düşüncesi için şöyle diyor:
"Akademik felsefenin tarihi, Batı düşüncesinin koloni deneyimini kendisi hakkında anlattığı hikâyelerden nasıl dışlamış olduğunun bir örneğidir. Bir felsefe profesörü bana açık açık şöyle demişti: 'Hegel bunları Haiti'yi düşünerek yazmış olsa bile, bu benim Hegel'i öğretme tarzımı değiştirmezdi' – belli bir bakış açısından elbette gayet yerinde ve kayda değer bir laf bu; ama söz konusu bağlacı, yani "ve"yi, Hegel'i Haiti olmadan düşünemeyeceğimizi ileri sürecek kadar vurgulayarak altını oymayı umduğum bakış açısı tam da buydu."
Görmenin Diyalektiği
Walter Benjamin ve Pasajlar Projesi
Metis Yayınları
Çeviri: Ferit Burak Aydar
Yayına Hazırlayan: Semih Sökmen, Savaş Kılıç
Kapak Tasarımı: Semih Sökmen, Emine Bora
Görmenin Diyalektiği, farklı amaçlarla yapılacak okumalara cevap verebilecek bir kitap: Öncelikle Walter Benjamin ve onun tamamlanmamış Pasajlar Çalışması üzerine kapsamlı bir düşünsel biyografi. Susan Buck-Morss, Benjamin'in bitmemiş projesini tamamlayıp kitap haline getirmek istercesine onun gözüne yerleşiyor, Pasajlar dosyalarına düştüğü bütün o not ve fragmanlarla Benjamin bize tam olarak ne demek istiyordu, bunu araştırıyor.
İkinci bir okuma ise, 19. ve 20. yüzyıl boyunca, kapitalistleşmenin getirdiği temel nitelikteki kültürel dönüşümleri ve bunların nasıl olup da bugün yaşadığımız dünyayı ortaya çıkardığını anlayabilmek için Benjamin'in kavramlarını takip etmek olacaktır. Böyle bir düşünsel ve sosyal tarihi kesen ve besleyen çok sayıda eksen var kitapta: İlerleme fikri, kapitalizmin ve modernizmin çekirdek başkentleri, ilk dünya fuarları, mimarlık, fosil, fetiş, istek imgeleri, yıkıntılar, kolektif rüyalar, metalaşma, Avrupa faşizmi, mitik tarih ve doğa algılaması.
Ve nihayet görme üstüne bir kitap: Nasıl "görebiliriz"? Benjamin'in görüsünü çağdaşlarından ayıran neydi? Onun "görme biçimini", o denli etkilendiği diğer Marksistlerden, ilahiyatçılardan, Hıristiyan ve Yahudi "kurtuluşçular"dan farklı kılan neydi?
Benjamin'in, ve ardından Buck-Morss'un onu takip ederek bu kitapla çok iyi bir örneğini verdiği yönteminin (geçmişe ve geçmişin zamanla atık haline gelmiş nesne ve imgelerine bugün için taşıdıkları devrimci imkânlar açısından bakmanın) Türkçe okuyup yazanlar için de esinleyici olacağını düşünüyoruz.
Rüya Âlemi ve Felaket
Doğu'da ve Batı'da
Kitlesel Ütopyanın Tarihe Karışması
Metis Yayınları
Çeviri: Tuncay Birkan
Yayına Hazırlayan: Semih Sökmen, Bülent Doğan
Kapak Resmi: Aleksandr Kosolapov
Yirminci yüzyılın kitlesel ütopyaları başarısız oldu. Bu ütopyalara bağlanmış rüyalar, hayaller de öyle. Yeni bir yüzyıla girdiğimiz şu günlerde, sanayi üretiminin maddi kıtlığı aşmayı sağlayarak herkese mutluluk ve refah getireceği inancının yerinde yeller esiyor. Gezegenin bu süreçte uğradığı tahribatın ayan beyan ortaya çıkması ve sosyalizmin yenilgisi kolektif bir ütopya hayalini itibarsızlaştırdı. Artık ütopya sadece özel hayat içinde mazur görülebiliyor, kolektif mutluluk kavramı ezici bir çoğunluğa hiçbir anlam ifade etmez oldu.
Buck-Morss, Walter Benjamin'den aldığı "rüya âlemi" kavramını hem kolektif bir zihin durumunun şiirsel bir tasviri hem de analitik bir kavram olarak kullanarak, çöküş de denebilecek bu dönüşümün izlerini sürüyor. Yerleşik totalitarizm/demokrasi karşıtlığını reddedip Doğu ve Batı bloklarının (SSCB ile ABD'nin) rüya âlemleri arasındaki tekinsiz benzerliklerin altını çiziyor, sosyalist tahayyülün kapitalizminkine fazla sadık kaldığı için başarısız olduğunu gösteriyor. Bunu da geleneksel akademik metinlerin yaptığı gibi baştan sona kesintisiz akıp giden bir argüman geliştirerek değil, son derece deneysel bir tavır benimseyerek yapıyor: Yine Benjamin'in icadı olan "diyalektik imgeler" kavramını yaratıcı bir biçimde uygulamaya koyarak, 20. yüzyılın kitle ütopyasını, ilk bakışta önemsizmiş gibi görünen küçük görsel ayrıntılardan, tarihin büyük anlatısı içinde pek de bir yere oturtulamayan anekdot parçalarından hareketle, kitle kültürünün görsel enkazını eşeleyerek sorguluyor. Buck-Morss'un atıldıkları yığının içinden kurtarıp bize yeniden kazandırdıkları arasında neler yok ki: Lenin'in mumyalanması kararı ile başlayan dehşet verici sürecin bir kronolojisi, avangard sanatta "kare"nin kullanılmasının tarihi, tepesinde dev bir Lenin heykeli olması planlanan ama inşa edilmeden kalmış Sovyetler Sarayı projesi ile Amerikan pop kültürü ikonu "King Kong" filminden bir kare arasındaki benzerlik, Melnikov'un aylaklığı yüceltiyor diye reddedilen "Uyku Enstitüsü" projesi, 20'li ve 30'lu yılların Amerikan ve Sovyet sinemasında "kitlelerin" kullanım tarzı ve makine fantazileri.
Tarihi, artık hiçbir bütün içine tıkıştırılamayan fragmanlara hakkını veren sağlam bir teorik zemine yaslanarak görsel imgeler üzerinden anlamaya çalışan ve hâlâ kolektif bir ütopya mümkün diyorsak dersimizi iyi çalışmamız gerektiğine dikkat çeken bu güzel kitabın sizi de heyecanlandıracağından eminiz.
TwitterFacebookInstagramYoutubeSpotify